Pazartesi - Cumartesi 08:00 - 19:00

Ayrılma kaygısı bozukluğu, kişinin normal olmayacak bir şekilde (anne, baba, arkadaş, sevgili gibi) bağlanması ve o kişiden ayrılma düşüncesiyle beraber kaygı, stres ve korku yaşamasıdır. Ayrılma kaygısının bir diğer ismi ise ayrılma anskiyete bozukluğudur. Bu kişiler bağlandıkları kişiden ayrılmamak ve o kişinin yanında kalabilmek için her türlü iş ya da sorumluluğu aksatmayı bile göze alırlar.

ayrilma-kaygisi.jpg

Ayrılık kaygısı bozukluğu, genel olarak çocuklarda görülen bir bozukluk olsa bile, bazı durumlarda yetişkinlerde de görülebilir. Bazı kişilerde çocukluk döneminde başlayan bu sorun, yetişkinlik dönemlerine kadar devam edebilir. Bazen ise ayrılma kaygısı bozukluğu yetişkin bireyin yaşadığı bir olay sonucunda ortaya çıkabilir. Yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ayrılık kaygısı, genel olarak yaşanan çok olumsuz ve travmatik bir durum sonucunda görülür.

Ayrılık kaygısı bozukluğu, çocuklarda 8 aydan sonra ortaya çıkarken, bu durumun en sık görüldüğü yaş grubu ise ilkokul çağına gelmiş çocuklardır. Bağlandıkları kişiden kolay kolay ayrılmak istemeyen çocuklar okula gitmek istemez ve okula gitmemek için farklı bahaneler üretebilir. Ayrıca kaygı duydukları için bazı durumlarda fiziksel belirtiler de gösterebilirler.

Sosyal Fobi Nedir?

Bir diğer ismi sosyal fobi olarak da bilinen sosyal anksiyete bozukluğu, kişinin günlük etkileşim sürecinde başka insanlar tarafından yargılanmaktan ya da gözetim altına alınmaktan korkmasından dolayı meydana gelen yoğun bir korku, anksiyete, öz bilinç ve utanma duygularına verilen isim olarak dikkat çeker. Bu kişilerde yeni tanışılan biriyle ilk randevuya çıkmak, bir derste sunum yapmak ya da bir iş başvurusuna katılmak gerginliğe neden olabilir. Sosyal ortamlarda zorluk yaşanmasına neden olan sosyal anksiyete, bireyin olaylardan hayatını bozabilecek şekilde kaçmasına yol açar. Yaşanan bu şiddetli stres, bireyin işini, günlük rutinini, okulunu ve diğer tüm aktivitelerini olumsuz anlamda etkiler.

sosyal-fobi-nedir.jpg

Sosyal anksiyete bozukluğu, kronik bir zihinsel sağlık durumu olarak nitelendirilebilir. Ancak hem ilaç terapisi hem de psikoterapi yardımıyla bir takım konularla başa çıkma becerilerini öğrenmek, bireyin güven kazanmasına ve başka insanlarla etkileşim yeteneğinin geliştirilmesine yardımcı olur.

Ayrılma Kaygısı Neden Olur?

Ayrılma kaygısı bozukluğu; yaşanan travmatik olaylar, çevresel etkenler ve anne baba tutumundan kaynaklı ortaya çıkabilir. Travmatik olaylar, çocukluk ve yetişkinlik sürecinde ortaya çıkan ayrılık kaygısının en önemli nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Ayrılık, taciz, ölüm, kaza, aile içi şiddet gibi bireyi yaralayan travmatik olaylar, psikolojik olarak olumsuz anlamda etkilenmeye ve çevresindeki kişilere karşı daha bağımlı hale gelmesine neden olmaktadır. Örnek vermek gerekirse; annesini kaybeden bir çocuk babasına bağlanmakta ve ona karşı yoğun bir kaybetme korkusu yaşamasıdır. Ayrıca sevgilisi tarafından terk edilen bir kişi, sonraki yaşadığı ilişkide ayrılma korkusuyla sevgilisine haddinden fazla bağlanabilir.

ayrilma-kaygisi-neden-olur.jpg

Ayrılma kaygısı bozukluğunun ortaya çıkmasının önemli nedenlerinden bir diğeri ise ebeveyn tutumudur. Çocuklarına karşı aşırı derecede korumacı bir tavırla ve kendilerine bağımlı olarak yetiştiren anne ve babaların çocuklarında ayrılma kaygısı çok fazla görülür. Ayrılık kaygısı bozukluğunun nedenlerinden bir diğer ise özellikle çocukluk döneminde bireyin çevresinden gördüğü aşağılayıcı ve alaycı davranış şekilleridir. Ayrıca çocuk her gün gittiği okulda bir şekilde zorbalığa uğrayabilir. Akraba ya da arkadaş çevresi tarafından dış görünüşüyle ya da hareketleriyle dalga geçilen bireyler, özellikle ebeveynlerine yoğun şekilde bağlanmakta ve onlardan ayrılma fikrine karşı aşırı derecede korku hissedebilir.

Bireylerin başka herhangi bir psikolojik sorununun olması da yakınlarına karşı bağlanmasına ve ayrılık kaygısı yaşamasına neden olur. Örnek vermek gerekirse; depresyonda olan bir birey, kendisine sürekli olarak destek olan bir arkadaşından ayrılmaktan korkabilir ve bu düşünce daha fazla strese girmesine neden olabilir.

Sosyal Fobi Neden Olur?

Akıl sağlığını direkt olarak etkileyen diğer birçok durum gibi sosyal anksiyete bozukluğu da büyük ihtimalle çevresel ve biyolojik faktörlerin karmaşık etkileşiminden kaynaklı ortaya çıkar. Sosyal fobinin olası nedenleri arasında ise ilk olarak kalıtsal özellikler yer alır. Anksiyete bozuklukları kan bağı ile bağlı aile bireylerine görülme eğilimine sahiptir. Bununla beraber sosyal anksiyete bozukluğunun ne kadarının genetik, ne kadarının öğrenilmiş olup olmadığını öğrenmek mümkün değildir.

Bununla beraber beyinde amigdala ismi verilen bir yapının, korku duygusunu kontrol altına alma konusunda rol aldığı düşünülür. Aşırı derece aktif bir amigdalası olan bireyler, sosyal ortamlarda artan anksiyeteye neden olan yoğun ve yüksek bir korku tepkisine sahip olabilir. Sosyal anksiyete bozukluğunun daha sonradan öğrenilmiş bir davranış olduğuna dair yapılan bazı araştırmalar vardır. Bazı bireyler ise rahatsız edici ya da utanç veren bir sosyal durumdan sonra sosyal fobi geliştirebilir. Buna ek olarak sosyal anksiyete bozukluğundan kaynaklanan sosyal durumlarda kaygılı bir davranışı gösteren ya da çocuklarını daha yoğun şekilde kontrol altında tutarak aşırı korumacı yaklaşan ebeveynler arasında bir ilişki olduğu da düşünülür.

Farklı etkenlerin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme riskini artırdığı düşünülürken, buna göre biyolojik anne babalarda ya da kardeşlerde sosyal fobi olan kişilerin sosyal anksiyete geliştirme ihtimali diğer insanlara göre çok daha yüksektir. Ayrıca aşağılanma, alay edilme, reddedilme ya da travma ya da istismar gibi diğer tüm olumsuz durumlar sosyal anksiyete bozukluğu ile doğrudan ilişkilendirilebilir.

Yeni bireylerle ya da durumlarla karşılaştığında çekingen, utangaç, içine kapanık ya da ölçülü davranış gösterme mizacına sahip olan çocukların daha riskli grupta yer aldığı düşünülür. Sosyal anksiyete bozukluğu semptomları ise ilk olarak ergenlik döneminde ortaya çıkar ve bazı vakalarda yeni insanlarla tanışmak, toplum içinde konuşma yapmak ya da önemli bir iş sunumu yapmak daha ileri yaşlara gelindiğinde semptomları tetikleyebilir. Bireyin dikkat çeken bir durum ya da görünüme sahip olması, kekemelik ya da sürekli titreme nöbeti gibi durumları öz bilinç duygularını artırarak sosyal fobiyi tetikleyici unsur haline gelebilir.

Ayrılık Kaygısı ve Sosyal Fobi Tedavisi

Bir bireyin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirmesini hangi durumların etkileyebileceğini daha önceden tahmin etmenin bir yolu yoktur. Ancak bu konuda endişe duyan bireylerin, belirtilerin yarattığı etkiyi azaltmak için bir takım adımlar atabilir. İlk olarak bu gibi bir endişe yaşayan bireylerin erkenden yardım alması gerekir. Diğer birçok akıl sağlığı sorununda olduğu gibi sosyal anksiyete bozukluğu durumunda da bekledikçe durum içinden çıkılmaz bir hal alır.

Ayrılma kaygısı bozukluğu ise birçok farklı yöntemle tedavi edilebilir. Ayrılık kaygısı çocuklarda görüldüğünde, ilk olarak anne babanın bu konuda yeterince bilgilendirilmesi gerekir. Ayrılık kaygısı; anne ve babanın davranış şekillerinden kaynaklanıyorsa, bu davranışların en kısa süre içerisinde düzeltilmesi için anne babaya tavsiyeler verilebilir. Bu süreçte anne babanın sabırlı olması çok önemlidir. Uzmanların anne babalara verdiği tavsiyeler genellikle çocukların bağımlı bir şekilde yetiştirilmemesi gerektiği, ona her zaman bir birey olarak davranılması gerektiği ve yaşının ihtiyacı olan aktiviteleri tek başına yapmaya teşvik etmek gerektiğidir.

Ayrılma kaygısı, psikoterapi yöntemleri ile tedavi edilebilen bir sorundur. Bilişsel davranışçı terapi, EMDR terapisi, aile terapisi, oyun terapisi gibi yöntemler ayrılma kaygısı bozukluğu ve sosyal fobi tedavisinde aktif olarak kullanılan psikoterapi yöntemlerinden bazılarıdır. Bu noktada hangi tedavi yönteminin uygulanması gerektiği kadar doğru kurumdan psikoterapi tedavisi almak da çok önemlidir. Ayrılma kaygısı bozukluğu tedavisinde kullanılan bir diğer tedavi yöntemi ise ilaç kullanımıdır. İlaç tedavisi; genel olarak yetişkinlerde tercih edilen bir seçenek olsa bile, uzmanın gerekli gördüğü durumlar söz konusu olduğunda çocuklarda da bu yönteme başvurulduğu söylenebilir.

ayrilik-kaygisi-ve-sosyal-fobi-tedavisi.jpg

Ayrılma kaygısı bozukluğu, yoğun şekilde yaşanan kaygı ve stres veren hastalıklardan biri olduğu için, bu rahatsızlığın tedavisinde kullanılan ilaçlar ise genel olarak duygu düzenleyici ve kaygı gidericilerdir. Bireyin kendi hayatında yaşadığı sorunlar öncelik haline getirilerek, enerjisini ve zamanını dikkatli şekilde yönetilir ve bu sayede hissettiği kaygı kontrol altına alınabilir. Bu süreç içerisinde bireyin her zaman hoşuna giden aktiviteleri yapması ve bunlara zaman ayrılması tavsiye edilen adımlardan biridir. Sosyal fobi tedavisi, bireyin günlük hayat içerisinde görme yeteneğini ne kadar etkilediğine bağlı olarak değişir. Konuşma terapisi ve psikolojik danışmanlık bu durumda işe yarayan yöntemler arasında yer alır.

Bireyin sosyal becerilerini geliştirmek ve çevresinde yer alan diğer insanların karşısında kendine güvenmesi için beceri eğitimine ya da rol yapma oyunlarına da katılması sağlanabilir. Bireyin sosyal durumlarda maruz kalma pratiği yapması, yaşadığı yoğun endişelerle başa çıkması konusunda fayda sağlayabilir. Özellikle sosyal fobinin tedavisi için kullanılacak farklı ilaç çeşitleri olmasına rağmen, seçici ilaçlar sosyal kaygının neden olduğu semptomlar için denenen ilk ilaçlar olarak nitelendirilebilir. Bu noktada doktor, ilaç kaynaklı yan etki görülme durumunu en aza indirmek için bireye düşük dozda ilaç vermeye başlayabilir ve reçeteyi yavaş yavaş tam doza çıkarabilir.

Bu tedavi şeklinde ortaya çıkan belirtilerin belirgin şekilde iyileşme göstermesi birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir. Bu noktada bireylerin sosyal fobi ve ayrılık kaygısı bozukluğu tedavisinin uzun süreceğini kabul etmesi gerekir. Bu yüzden hemen pes etmemek ve süreç boyunca sabırlı olmak gerekir. Birkaç hafta ya da ay boyunca psikoterapi yardımıyla fark edilir bir ilerleme kaydedilebilir ya da bireyin durumu için en doğru ilaç ya da tedavi şeklini bulmak için biraz deneme yanılma gerekebilir. Buna bağlı olarak bazı vakalarda sosyal anksiyete bozukluğunun belirtileri zamanla azalabilir ve bu sayede ilaç tedavisi hemen kesilebilir. Diğer vakalarda ise bu durumun tekrar nüks etmesinin önüne geçmek için yıllarca ilaç tedavisine ihtiyaç duyulabilir.

Teta Clinic söz konusu ayrılık kaygısı bozukluğu ya da sosyal fobi gibi bireyin sosyal yaşamını olumsuz etkileyen sorunlar olduğunda, her zaman üst düzey kalite standartlarında tedavi programlarını hayata geçiren nitelikli bir kurum olarak karşınıza çıkar. Uzun yıllardan süregelen çalışma tecrübesi ile sağlıklı bir yaşam yolunda emin adımlar atmanızı sağlayan kurumumuz, huzur ve güven ortamı sağlayarak hastaların kendini rahat hissetmesini sağlar. Sizde Teta Clinic kalitesini bizzat deneyimlemek ve sağlıklı bir yaşam için gereken adımı atmak için web sitemizi ziyaret edebilir ve alanında uzman kadromuzla irtibata geçebilirsiniz. Teta Clinic; özel eğitimde güven, kalite ve hasta özelinde etkili tedavi planlamalarının uygulandığı en doğru adres olarak farkını ortaya koymaya devam eder.

İletişim Formu
Tüm Hizmetlerimizle ilgili Detaylı Bilgi İçin Bizimle İletişime Geçin...
Teta Klinik